MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısının ardındaki basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Yeni Tüzük çalışmaları hakkında data veren Bahçeli, "MHP, değerli bir hukukçu kardeşimizi bu konuda görevlendirmiş ve AKP’nin benzer anlamda görevlendirilmiş kişisiyle uzun bir zaman çalışmasını sürdürmüştür. Manâlı bir ölçüde uzaklık katedilmiştir. Yakın bir vakit içerisinde bir iki pürüz aşıldıktan daha sonra Türkiye Büyük Ahali Meclisi Tüzük Komisyonuna geleceğini umut ediyorum" diye konuştu.
Yeni Tüzük taslağındaki pürüzlerin ne olduğu yönünde sorulan bir soruya Bahçeli, "Başbakan’a intikal ettirdikten sonra sizlere söyleyeceğim. En kısa zamanda Başbakan ile mülâkat ihtimali kuvvetlidir" cevabını verdi. Başbakan Binali Yıldırım ile bugün bir görüşmenin olup olmayacağı hususunda ise Bahçeli, "Bugün olmaz. O kadarda kısa olmaz" ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in açıklamalarına karşın ise Bahçeli şu değerlendirmede bulundu:
"bir kere okudum. Değerlendirmeyi AKP’ye bırakıyorum. Özellikle 64'üncü hükümetin kuruluşu sırasında MHP’nin Genel Başkan Yardımcısı görevini üstlenirken Ahmet Davutoğlu hükümetinin Başbakan Yardımcısı olma hikayesini Ahmet Davutoğlu anlatırsa bunu da anlatmış olur."
"MHP olarak OHAL’e desteğimiz tamdır"
Siyasi gündem ile alakalı milleti ve teşkilatı ışıklandırma çabası içerisinde olduklarının altını çizen Bahçeli, OHAL’in uzatılması ve OHAL koşullarında referanduma gidilmesi ile ilgili sorulan bir soruyu ise şu cevabı verdi:
"15 Temmuz terörizmi, darbe teşebbüsü veya kalkışma hareketinin kökü kazınıncaya kadar, PKK, PYD, DEAŞ ya da ona benzer terör örgütleri Türkiye’den atılıncaya değin OHAL devam etmeli ve ülke istikrar ve huzura kavuşmalıdır. OHAL’in devamı, süresi ise hükümeti ilgilendiren bir konudur. Eğer bunlarda başarı sağladıklarına inanıyorlarsa kaldırmayı düşünebilirler. MHP olarak OHAL’e desteğimiz tamdır ve devamından yanayız. OHAL olduğu vakit evinizden çıkıyorsunuz, gazeteye geliyorsunuz, çalışmalarınızı sürdürüyorsunuz, bir takım teşebbüslerde bulunuyorsunuz. Bir arada da sandığa gidip oyunuzu verebilirsiniz. Mahsurlu taraf neresi?"
"Sıcak para lobisi ve arkasındaki güçler ekonomik kriz yoluyla ülkemizi terbiye etmeye, yöresel ve küresel ilişkilerde tavizler vermeye zorladı"
"Önümüzü görebilmemiz, geleceğimizi kurtarabilmemiz, milli birlik ve beraberlik hukukunu emniyete almamız için ayrıca sorumlu davranmalı ayrıca de istismar ve hamaset tuzağından uzakta durmamız mecburiyet halini almıştır" diyen Bahçeli konuşmasına şöyle devam etti:
"Ülkemiz çoğu cepheden saldırıya uğrayıp, siyasi ve hesaplı operasyonlar birbirini kovalarken dağınıklığa engel olmak, uyuşmazlık ve âmâ dövüşüne set çekmek her vatan evladının öncelikli görevidir. Türkiye’nin tükenişini projelendirip bunun için faaaliyet içinde olanlara göz açtırmamak, fırsat vermemek, buyur etmemek geldiğimiz bu aşamada tarihi bir yükümlülüktür. MHP olarak bu yükümlülüğün icaplarını katlanma, zihin ve yüksek bir inanmışlıkla yerine getirmektedir. Düşmanları güldürmeyeceğiz, hainleri sevindirmeyeceğiz. Hedeflerimizden vazgeçmeyeceğiz, ülkülerimizden dönmeyeceğiz. Türkiye’nin sahipsiz, öksüz, çaresiz olmadığını felaket kurgusu yapan çürümüş çevrelere, her seviyede her şekilde göstereceğiz. MHP varken Türkiye’yi ayağa düşürmeye, hakir görüp tarihin harabelerine yollamaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. 15 Temmuz FETÖ ihanetiyle ülkemizi teslim almak isteyen alçaklar, başarısız olunca bu kez sinsi yöntem ve hamlelerini devreye aldılar. Gerçekten bu ülkemizin yabancısı olmadığı karşısında bir harekattır. Bilhassa hesaplı dengelerle oynayarak, kur üzerinde baskı kurularak sıcak para kozu kullanılarak Türkiye köşeye sıkıştırılmak istenmektedir. Darbe teşebbüsünün püskürtülmesiyle hevesleri kursaklarında kalan hıyanet ittifakı ekonomide kriz havası oluşturmak, milletimizin mahvını sağlamak için son günlerde nabız yoklamakta, hava koklamaktadır. Biz bunun bir benzerini 2000 ve 2001 yıllarında da yaşamıştık. Hatırlarsanız Türk milletine finansal ve hesaplı bir savaş açılmıştı. Türkiye neoliberal kriz havarilerinin ablukasına alınmıştı. Bu şart yıllarca haksız yere aleyhimize kullanıldı. Türkiye’nin bağımsız ve düşey duruşundan ürperen sıcak para lobisi ve arkasındaki güçler ekonomik kriz yoluyla ülkemizi nezaket etmeye, bölgesel ve küresel ilişkilerde tavizler vermeye zorladı. Aynı oyun, aynı düzen, benzer tezgah derhal her tarafta tedavüldedir. Diyoruz ancak krizden medet umut etmek, kurulan hesaplı tuzaklarda yabancıların lehine işbirlikçilik yapmak millete husumet Türkiye’ye ihanettir. Hükümet kaybetsin de nasıl kaybederse kaybetsin mantığı içinde değiliz, hiç de olmadık. Çünkü biz Türk milliyetçisiyiz. Döviz fiyatı tırmanıp ödenti, maaş ve gelirler eriyorken elimizi ovuşturmaz hissemize ne düşer diye bakmayız. Biz Türk milletinin safındayız ve krizlere idareli saldırılara karşısında aynı cephede benzer mevzideyiz."
"Merkez Bankası’nın gerekli olarak faiz silahına sarılması Avrupa Parlamentosu’nun kararıyla ters tepmiş, dövizi durduramamıştır, faiz artışıyla birlikte sürat kesmeyen kur artışı enflasyonu da tetikleyecektir"
MHP’nin onurlu ve ahlaklı bir kaybı onursuz ve haysiyetsiz bir kazançtan her zaman önde tuttuğunu ve bundan sonradan da tutmaya da devam edeceğini söyleyen Bahçeli, "Bizi diğerlerinden ayıran esas müessir vasıflardan birisi de budur. Kolayını tercih edebilir Türkiye ekonomisi kötürüm ve kahredici tablosundan dolayı hükümeti en ağır şekilde tenkit edebilirdik. O zaman tıp kı 2000-2001 ve devamı yıllarda görüldüğü gibi siyasi muhataplarımızın duruumna düşer ülkemizin sırtına bir tartı de biz bindirirdik. Bunu yapamayız yapmayacağız. Kuşkusuz ekonomi alarm vermektedir. Mutlaka tedbir edinmek lazımdır. 24 Kasım’da Merkez Bankası dövizdeki artışa karşısında 3 ayaklı bir strateji geliştirmiştir. Bunlardan ilki döviz hesaplarına uygulanan zorunlu karşılıklar düşürülerek piyasaya 1,5 milyar dolarlık döviz girişi sağlanmasıdır. İkincisi ihracatçılara kullandırılan reeskont kredilerin geri ödenmesinde vaade uzatımı veya döviz yerine TL ile ödeme imkanı getirilmesidir. Üçüncü olarak da beklendiği gibi faiz artışıdır. Bu kapsamda faiz koridorunun üst sınırı yani Merkez Bankasının gecelik borç verme faizi 0,25 puan arttırılarak yüzde 8,50’ye çıkarılmıştır. Yüzde 7,50 ile haftalık olarak verilen paranın faizi yüzde 8’e yükseltilmiştir. Merkez Bankası efektif olarak 25-30 baz puan arasında bir faiz artışına imza atmıştır. Hükümet çevrelerinin faiz indirilmesiyle ilgili görüşleri çoğunlukla gündemdeyken Merkez Bankası’nın zorunlu olarak faiz silahına sarılması Avrupa Parlamentosu’nun kararıyla zıt tepmiş, dövizi durduramamıştır, faiz artışıyla birlikte sürat kesmeyen kur artışı enflasyonu da tetikleyecektir. Açık Konuşmak Gerekirse Türkiye ekonomisi gizli boğaza düşmüştür" diye konuştu.
"Aç yatıp aç kalkanlara dövizlerini bozdurunuz seslenmek, bir defa mağdur ve mazlum insanlarımızla alay etmektir"
"Korkumuz odur oysa, kur-faiz-enflasyon döngüsü birbirini besleyerek, birbirini özendirme ederek milletimizi içten yaralayacak, ekonomiyi rehin altına alacaktır" ifadesini kullanan Bahçeli, "İç siyasetteki dengesizliklere eş zamanlı olarak, uluslararası ilişkilerdeki gelgitler dövizin tansiyonunu canlı tutmakla kalmayıp, tehlike ve belirsizlikleri de yoğunlaştırmaktadır. Şunu önemle betimlemek isterim ancak, dövizdeki yükselişi tek başına küresel gelişmelerle ilişkilendirmek doğru değildir. Daha artı demokrasi, daha fazla hukuk, daha fazla kişisel adalet ve hür diyerek ekonomik vurgun ardından koşanlara, dövizden yağma hesabı yapanlara engel olabiliriz. Türkiye ekonomisinin lüzum duyduğu yapısal reform ihtiyaçlarını eksiksiz hayata geçirerek kriz severleri şaşkına çevirebiliriz. Somurtkan halde koşul gitgide kötüleşecektir. Milletimiz zam ve vergi artışlarına direne direne güçlükle ayakta durmaktadır. İşte araba fiyatlarına yapılan fahiş ÖTV zamları bunun en yakın ve canlı kanıtıdır. Maliye Bakanı, ÖTV artışlarının bütçeye 3 milyar lira ilave kazanç tedarik edeceğini söylerken, gelin görün açın koynunda ekmek durmamaktadır. Vatandaşlarımızın elinde değil avucunda yoktur. Merhum Orhan Veli’nin dediği gibi; Cep delik, cepken delik, kol delik, mintan delik, yen delik, kaftan deliktir. Anlayacağınız refah delik deşiktir. Aç yatıp aç kalkanlara 'dövizlerini bozdurunuz' çağırmak, bir kere mağdur ve mazlum insanlarımızla alay etmektir. Türkiye ekonomisindeki yamalar sökülmekte, dikişler patlamaktadır. Bir sıkıntı, dövizdeki artıştan istifade eden, banka hesabı kabarmış kaymak tabaka, ülkesi ve milleti için irade gösterip fedakarlık yapsın. Bir zahmet, bankalar daha az kar etsin. Ulusal kazanç pastasından aslan payını alanlar, Türkiye’nin böylesi döneminde 'ben de varım desinler' ve harekete geçsinler" değerlendirmesinde bulundu.
"Hükümet Türk lirasının güçlenmesi maksadıyla aldığı karar ve tedbirleri daha da derinleştirmelidir"
Bahçeli, konuşmasının devamında şunları kaydetti:
"Kesin Olmama değil oysa, hesaplı alaboranın külfetini vatandaşlarımızın sırtına atfetmek haksızlık ve hadsizliktir. Bu aziz millet ne zaman feraha ve rahatlığa kavuşacaktır? Hani bütün dünya biz kıskanıyor, herkes bize gıptayla bakıyordu? Hani 14 yılda üç Türkiye olmuş, güven ve kararlılık adasına dönmüştük? Çiftçiye halini sorsak, abes mazot varillerini, ipotekli traktörünü, para etmeyen mahsulünü, ödenmemiş borç senetlerini göstermektedir. Esnafa durum nasıl diye seslensek, kira borcunu, dönmeyen çeklerini, siftahsız günlerini hatırlatmaktadır. Emekli desek, nerede uyarlama, nerede banka promosyonu, nerede insanca yaşam diye haykırış-figan etmektedir. Memur ve emekçi ise yeniden dert küpüdür. İşsizlik fren tutmamaktadır. Fakirlik engel tanımamaktadır. Yabancı varlıkların ulusal gelire oranı yüzde 80’i aşmıştır. 2014’de 51 milyar dolar, 2015’de 37 milyar dolar olan anapara girişi, gittikçe azalmakta, suyunu çekmekte, cari açığın finansmanı alarm vermektedir. Gerçek sektörün 200 milyar doları aşan dış borcu nefret salmaktadır. Ülkemizi ziyaret eden turist sayısı bu Eylül ayında, geçen yıla kadar yüzde 32,84 oranında azalmıştır. Satılan mallar üzerinden alınan vergide Ekim ayı itibariyle görülen yüzde 27,3’lik azalma durgunluk belirtisidir. Türkiye ekonomisi yıprandıkça yalnızlaşmakta, yalnızlaştıkça itibarından ve güvenilirliğinden olmaktadır. Sorunlar ağırdır. Saklamaya, gizlemeye gerek yoktur. Ve ekonomideki sorunlar hepimizi ilgilendirmektedir. Karşılıklı ve milli bir akılla her müşkül aşılabilecektir. Türkiye ekonomisinin kırılgan bünyesini çare etmek, her zaman birlikte fedakarlık şemsiyesi altına girmek önümüzdeki tek seçenektir. Orta ve uzun vadeli siyasi kaygıların, hesaplı mahiyetli kısa süreli taktik ve ekonomik adımları söndürdüğü görülmektedir. Küresel anapara Türkiye’nin siyasal barometresine odaklanmış, spekülatörler ortamı kızıştırmış, ekonomik emniyet ağır yara almıştır. Kesinlikle pes etmeyeceğiz, etmemeliyiz. Bilhassa Türk lirasının başvuru formu alanını, tıpatıp ülke içinde yapılacak sözleşmelerde olduğu gibi, genişletmeli, ulusal paramızın namusunu müdafaa etmeliyiz. Para bir ülkenin itibarı, siyasi ve idareli gücünün alametifarikasıdır. Türk lirası Türk milletinin direnci, dirayetinin ölçüsüdür. Hükümet Türk lirasının güçlenmesi maksadıyla aldığı karar ve tedbirleri daha da derinleştirmelidir. Iş ve yatırım yapan, istihdam üreten, sabahtan ezanıyla birlikte nafakasını arayan girişimcilerimiz belirli desteklenmeli, bugünkü tekin olmayan süreçten el birliğiyle kurtulmalıyız. İman ettik ki, ağılda oğlak doğsa ovada otu bitecektir. Rızkı veren; faizciler, rantiyeciler, kriz çığırtkanları, para babaları, anapara ağaları yok; bir tek Allah’tır. Lakin kesemizden çıkmasına, damarımızdan akmasına bundan böyle yeter diyoruz. Bu kısır döngünün bitmesini içten gelen istiyoruz. Istikrarlı durursak, sabırlı olursak, daima birlikte bir millet, defalarca beraber bir devlet olduğumuzu unutmazsak; nasibimizi aşırmaya, ekmeğimizi çalmaya, helal lokmamızı gasp etmeye hiç kimse yiğitlik edemeyecektir. Bal olan yerde sinek de yetkisiz olmayacaktır. Bu açıktır. Bize düşen sineklerden yakınmak değil, hepsini birden kovmak, üredikleri bataklıkla birlikte kurutmaktır.”
Ahmet Umur Öztürk - İlker Turak
sizlere dogruhaberler2016.blogspot.com farkıyla sunulmuştur
EmoticonEmoticon