Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Yüksek Çabuk Tren Garı Açılış Töreni’ne katıldı. Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün, 93. yıldönümü kutladığımız Cumhuririyetimiz, 29 Ekim 1923'te İstiklal Harbi'nin zafere ulaşmasının peşinde kendimize çizdiğimiz yeni yolun adıdır. Türkiye Cumhuriyeti bizim ilk değil son devletimizdir, bunu birbirine karıştırmayalım. Yüz sene öncesinin şartlarında o razı elde etmek zorunda bırakıldığımız bir anlaşmanın gerisinde kurduğumuz yeni devletimiz ahali olarak elbette çok kayda değer bir kazanımımızdır. Şimdi Suriye'de, Irak'da olanlar hani Misak-ı Milli diyorum ya Gazi Mustafa Kemal, bir Misak-ı Milli çizgisi çizmişti, birilerini rahatsız etti. Niye rahatsız oluyorsunuz? Kardeşim ben tarih dersi veriyorum, incele bak ne var o Misak-ı Milli'de? Ben Lozan dedim rahatsız oldular, ya niye rahatsız oluyorsun? Burnumun dibindeki adalar, bağırıyoruz, çağırıyoruz bu adalar bizimdi. Bu adalarda bizim eserlerimiz var, tarihimiz var, camilerimiz var, kervansaraylarımız var, rahatsız oluyor adam. Niye rahatsız oluyorsun? Bunların altına kim imza attıysa sorumludur sorumlu. Düşünün, Cumhuriyetimizin kuruluşundan son 10 yıla kadar gelin, takribi rakam veriyorum 2,5 milyon kilometrekareyi orada kaybettik. Son 10 yılda ve nereye indik? 780 bin kilometrekareye. Demekki onlar kalmış olsaydı, 3.5-4 milyon kilometrekarelik bizim bir vatan toprağımız olacaktı. şu anda yeni bir işlem Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu topraklarda yaşıyoruz" diye konuştu.
Birilerinin bu topraklarda gözü ve hesabı olduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu PKK'nın, Bölücü Terör Örgütü'nün hesabı yok miydi? Türkiye'yi bunlar bölmenin gayreti içine girmediler mi? Bunun adımlarını attılar, acilen benim Mehmedim Güney Doğu'da, Tendürek Dağları'nda, Gabar'da neyin mücadelesini veriyor? Bu vatan topraklarının korunması mücadelesini veriyor. onun için biz ne diyoruz? Tek ırk, tek sancak, tek vatan, tek devlet diyoruz. Rabia'mız bizim. 80 milyonla biz tek milletiz, bizde Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Abaza, Boşnak, Roman, Arnavut ayrımı yok. Tek insanlar, bayrağımız tartışmasız şehidimizin kanı ya, hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldızımız şehidimizin ta kendisi ve bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. İşte bu toprakların uğrunda ölenler olduğu için vatan oldu, bu bizim vatanımız. Burada bölücülük değil ve tek devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden diğer devlet tanımıyoruz. Neymiş o? Paralel Devlet, FETÖ. Ne işin var senin Pensilvanya'da? Hadi gel, niye gelemiyorsun? Neden çekiniyorsun? Ey tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet tanımı bu, bu örgütün. Ben o tabanında kalanlara sesleniyorum o kadar ya da böyle hala oralarda kalmaya devam ederseniz bilesiniz oysa bu Hakk'ın duvarına çatacak, çarpacaksınız. Çünkü bu ırk bunun bedelini ödetecek" ifadelerini kullandı.
"Milletimizi geçmişinden koparıp suni bir modernleşme projesinin içine hapsetmeye çalıştılar"
"Bölücü Terör Örgütünün inine girdik devam ediyoruz, FETÖ'nün de inine girdik, devam ediyoruz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Nereye kaçarlarsa kaçsınlar kovalayacağız. Onlar kaçacak, biz kovalayacağız lakin kimse de kalkıp bize mağdur edebiyatı yapmasın, bunlar mağdur filan değil. Mağdur olan benim şehidim, şehidimin ailesi. 246 şehit, 2 bin 194 gazimiz var, bunların yakınları mağdur, FETÖ yok. Onlar yok mi fakat o gece neler yaptılar. Güney Doğu'da ve Doğu'da şehit olanlar, işte onlar ve onların yakınları bizim mağdurlarımız. Kimse bize gelip de 'Ya kusura bakmayın benim kızımın, benim oğlumun, yakınımın bu işlerde' şöyle böyle. Kardeşim yaparsın müracaatını, çalışmalar yapılır, var mı yok mu çıkar ortaya ama görüyoruz oysa, aynı bilgisayardan çıkmış mektuplarla, aynı elden çıkmış mektuplarla müracaatlar. Biz bunları artık yutmuyoruz. Eğer biz bu oyuna gelirsek yarın torunlarımız bize ne der? Evlatlarımız bize ne der? Onun için bu oyuna gelmeyeceğiz. Devletlerin ve milletlerin hayatlarında birçok değişimler yaşanır. Ahali gibi inişler, çıkışlar olabilir. Bazı hadiseler vardır fakat işte bu iniş ve çıkışların dönüm noktalarını oluşturur. 15 Temmuz gecesi Türkiye için, Türk milleti için işte böyle bir dönüm noktasıdır. Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra özellikle tek parti devrinde, fazla hatalı bir şekilde milletimizi geçmişinden koparıp suni bir modernleşme projesinin içine hapsetmeye çalıştılar. Bizim çağın gereklerine uygun bir şekilde hareket etmekle, yani çağın idrakine hitap etmekle ilgili bir sorunumuz, sıkıntımız değil. Biz milletimizi köklerinden koparıp, ona yeni ve katiyen kendisine uymayacak bir elbise giydirme projesine aleyhinde çıkıyoruz. Yahut Cumhuriyet, bizim Cumhuriyetimizdir. Sizler Cumhurun ta kendisisiniz."
"Anadolulu olmayı hakir görebilen bir zihniyetin coğrafyamızda kabul görmesi olası müdür?"
Milletin, yeni bir rejim inşaa etme bahanesiyle kendi varlığına yönelik saldırılara karşısında daima dayanıklılık gösterdiğine şive yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Nasıl göstermesin? Aşık Veysel gibi bu milletin en manâlı değerlerinden biri Sivas'taki köyünden çıkıp Ankara'ya geldiğinde, o dönem şehrin merkezi olan Ulus'a kıyafetinden nedeniyle alınmamıştır. Niye almadılar? 'Sen çobansın' dediler, giyimini, kuşamıı beğenmediler. Bununla yetinilmedi, sazı da tekrar devrin müzik projesine uygun olmadığı için kırıldı. Sazını kırdılar ya. Bir De o Veysel ama şu harikulade dörtlüğün sahibim bir aşığımızdır: 'Aldanma cahilin kuru lafına, kültürsüz insanın külü yalandır, hükmetse dünyanın her tarafına arzusu, hedefi, yolu yalandır'. Ülkenin sahibi olduklarını sanarak milleti hakir görneler birincil fırsatta yalan olmuş, tarihe gömülmüşlerdir. Kıyafetiyle, sazıyla, sözüyle, duruşuyla Anadolulu olmayı, yani bu milletin öz evladı olmayı hakir görebilen bir zihniyetin coğrafyamızda kabul görmesi mümkün müdür? Yıllarca bu ülkede kadınımızın, kızımızın giyimiyle, kuşamıyla uğraşmadılar mı? Bütün haklarını ellerinden almadılar mı? Okullara sokmadılar, eğitim-öğretim haklarını ellerinden aldılar.
Devlete yaklaştırmadılar ya. Sen burada çalışamazsın dediler, sen okuyamazsın dediler ve cehalete hükümlü etmek istediler. Bu prangaları biz kırdık, bunları ortadan biz kaldırdık" açıklamasını yaptı.
"Ezandan, saladan rahatsız olanlar dün de vardı bugün de var"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu söyleyerek, "Millete efendilik olmaz, millete hizmetkarlık olur bunu böyle biliniz. Dikkat ediniz, kim bu millete hizmet etmişse milletimiz onu baş tacı etmiştir. rahmetli Menderes neden hala hasretle, hüzünle hatırlanır? Rahmetli Özal neden hala saygıyla anılır? Benzer şekilde rahmetli Erbakan gibi, rahmetli Türkeş gibi kimi siyasetçilerimiz tazimle yad edilirkem kimilerinin esamesi niçin okunmaz? İşte buradaki ayrım millete hizmet edenle millete egemen olmaya çalışan arasındaki farktır. 15 Temmuz'da bu ahali, kanı ve canı pahasına ülkesine, devletine, Cumhurbaşkanına, hükümetine, Meclisi'ne sahip çıkmışsa bunun sebebi hepsini de kendinden bildiği için. Tek insanlar, tek sancak, tek vatan, tek devlet. Milletimiz 79 milyon vatanadaşıyla, ay yıldızlı bayrağıyla, 780 bin metrekare vatan toprağıyla, üniter yapıya sahip devletiyle Türkiye'yi bizatihi kendisi olarak bildiği için o gece kararlı bir duruş sergilemiştir. Darbecilerin karşılarına meydana çıkan vatandaşlarımızla birlikte ezana saldırması, bayrağa saldırması, Meclis ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi gibi sembolik önemi olan mekanlara saldırması bu sebeptendir. Saladan rahatsız olanlar var, ezandan rahatsız olanlar var ama ezandan ve saladan rahatsız olanlar dün de vardı bugün de var bunu biliriz ve onlar da bunun bedelini ödüyorlar, ödeyecekler" değerlendirmelerinde bulundu.
"Bize çelme takan, taş atan, yumruk vuran yetersiz olmayacak"
"15 Temmuz gecesi darbe girişiminde bulunanlar devleti ele geçirerek millete diz çöktürebileceklerini, bu nedenle bu coğrafyadaki bin takvim varlığımıza son verebileceklerini düşünüyorlardı" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onların bir hesabı vardı fakat başlıca hesap, en büyük hesap Allahındır, en şanslı hesabı o yapar, onlar bunu bilmiyorlardı, bunu düşünmüyorlardı. Onlar zannediyorlardı fakat teknolojik zorlama her şeydir, F-16'lar var ya her şeydir, helikopterler var ya her şeydir, tank, top, tabanca her şeydir. Sen İstiklal Marşı'nı bilmiyor musun be cahil? Ne diyor İstiklal Marşı'nda? Dost, yurduma alçakları uğratma sakın, siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın, doğacaktır san vaadettiği günler Hakkın, kim bilir ola ki yarın belki yarından da yakın. Benim halkım gövdesini siper etti mi? Etti. Hayasızca akın durdu mu? Durdu. 16 saatte meslek bitti mi? Bitti. Ya bu milletle övünç edilir be. Bu ırk zoru kolay kıldı, Allah sizlerden razı olsun. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi daim kılsın. onun için bir olacağız, kocaman olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, her zaman birlikte Türkiye olacağız, yola böyle devam edeceğiz ve bu yol 2023 Türkiye'sinin yoludur. Bu yol, 2053 Türkiye'sinin yoludur. Bu yol ülkemizin ve milletimizin sıkıştırıldığı asırlık cendereden çıkış yoludur. 15 Temmuz Türkiye için işte böyle tarihi bir dönüm noktasıdır. Bunun için 15 Temmuz'u ülkemizin içinde ve dıştan çok iyi anlatmalıyız. 15 Temmuz'un bir diğer uğurlu neticesi de içeride ve dıştan dostumuz kim, düşmanımız kim hepsini de tüm çıplaklığıyla görme imkanını bulduk. Bundan Böyle bizim için ne diplomasinin sahte dili, ne tebessüm eden yüzlerin riyakarlığı, ne de sahte övgülerin parıltısı bir şey açıklama ediyor. Biz, ülkemizin ve milletimizin zor günlerinde yanımızda kimler var, elimizi kimler tutuyor, bize yüreğini kimler açıyor yalnızca ona bakıyoruz. Suriye'de sıkıntımız mı var? Gidip kaynağında kendimiz çözeceğiz. Irak'da sıkıntımız mı var? Meseleye bizatihi el atıp hal yoluna sokacağız. Terör örgütleri yola gelmiyor mu? Balyoz gibi tepelerine bineceğiz. Avrupa Birliği bize verdiği sözleri tutmuyor mu? Kendi işimize bakacağız. Şu ya da bu devlet hassasiyetlerimizi dikkate almıyor mu? Biz de onları kale almayacağız. Ekonomide bizi zayıflatmaya mı çalışıyorlar? Hemen yeni pazarlara açılacak, yeni tedbirler geliştireceğiz. Siyasi ve sosyal alanda provokatif saldırılara mı uğruyoruz? Istikrarlı bir şekilde hepsinin de üstüne milletçe gideceğiz. Çünkü bundan böyle eski Türkiye yok. En son 15 Temmuz saldırısıyla gördük fakat ne yaparsak yapalım bize çelme takan, taş atan, yumruk vuran yetkisiz olmayacak. her zaman bunlar olacak, bunu bileceğiz. Öyleyse bu mücadeleyi pısırık bir şekilde, sağa sola yalpalayarak değil, hedeflerimize kilitlenip yürüye yürüye vereceğiz. Kazanacaksak adam gibi kazanacağız, öleceksek adam gibi öleceğiz bundan böyle bunun ortası kalmadı. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Rabbim bizlere, şehitlerimize ve gazilerimize değerinde bir şekilde bu mücadeleyi verme gücü nasip etsin. Cumhuriyet Bayramınızı gönülden tebrik ediyorum. Açılışını yaptığımız Ankara Yüksek Hızlı Tren Gar Binası'nın hayırlı olmasını diliyorum ve tüm emeği geçenlerden şahsım ve milletim namına Allah razı olsun diyorum. İşletici bununla beraber yüklenici firmaya da buradan verimli kazançlar diliyorum."
Goncagül Özcan - Pelin Üzek
EmoticonEmoticon