Asker direnmeseydi Özal Musula girecekti


Ara Sıra yüksek perdeden bazen fısıltıyla da olsa Türkiye'nin Musul ve Kerkük ukdesiaslında hiç kaybolmadı ve devlet aklının bir köşesinde kaldı. Türkiye, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile cesur bir çıkış yaptı, Erdoğan ile de sahaya indi. Her ne kadar Atatürk, Lozan'dan daha sonra Misak-ı Milli konusunu o kadar gündeme getirmemiş olsa da Musul'u bir vasiyet olarak dile getirdi. ANAP'ın eski Sakarya Milletvekili Yalçın Koçak, Musul'un Atatürk'ün vasiyeti olduğunu belirterek "Atatürk, Amerikalı general Mac Artruhur'a 1937 yılında tıpkı şunları söylüyor: Allah nasip eder ömrüm vefa ederse Musul, Kerkük ve Adalar'ı geri alacağım. Selanik'te dahil Batı Trakya'yı Türkiye hudutlarına katacağım. İşte bu Atatürk'ün vasiyetidir. Bu vasiyeti İnönü de biliyordu. Hatta bunu Bülent Ecevit'e de söylemişti" dedi.

ECEVİT DOĞRULADI

Ecevit ise Atatürk'ün bu vasiyetine ilişkin şunları söylemişti: "İsmet İnönü, genel sekreteriyken beni çağırıp 'Koşullar elvermiyordu biz alamadık. Şartlar elverdiğinde Türkiye'nin Musul'u topraklarına katması yerinde ve gerekli olacaktır. Bunu hatırından çıkarma' dedi" Ecevit, bu vasiyeti dönemin cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e de aktaracak lakin bir netice alamayacaktı. Koçak, Ecevit'in "Şartlar oluştu Kıbrıs'ı aldım" dediğini de aktardı.

GENELKURMAY BAŞKANI İSTİFA ETTİ

1992'de Ankara Kent Otel'inde Özal'ın direktifiyle yapılan ve Irak'taki aşiretlerin katıldığı toplantının aktörlerinden olan Koçak, Özal'ın Musul meselesiyle yakından ilgilendiğini ve Körfez Savaşı sırasında Musul'a girmeyi istediğini belirterek şunları söyledi: "Özal çıkmamak üzere girmek istedi Musul'a. 1990'da Köşk'te tepe yapıldı. Kemal Yamak Paşa ve ekibi Özal'ın bu fikrine takviye çıktılar. Oysa Kenan Kâinat ve NATO'cu askeri grup aleyhinde çıkarak engelledi. Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay da Özal'ın Musul'a girme kararlığını görünce istifa etti. 1998'te Kâinat verdiği bir mülakatta Musul'a girmek isteyen Özal'ı kendisinin durdurduğunu söylemişti." Musul'un alınmasını isteyen bir mektup gönderen Alparslan Türkeş açık havada bütün siyasi liderlerin Özal'ın karşısında olduğunu belirten Koçak, Demirel'in de bunların başında geldiğini söyledi. Koçak o döneme ilişkin bir bilgiyi de ilk kez paylaştı: "Demirel'in sağ kolu olan Necmettin Cevheri, Özal'a geldi. Demirel'in 'Özal Musul'a mehter marşıyla girerse yeniden onu iktidardan indiremeyiz' dediğini ve bu yüzden yardım vermediğini söyledi. Musul milli bir meseledir ama o dönem iç politika malzemesi yapıldı. Musul, Türk siyasetçilerine bırakılmayacak değin önemlidir. Biz orada çimento idik, maalesef çözüldük"

ERDOĞAN SAHAYA GİRDİ

Özal'dan sonradan bu meseleyi dillendiren ve kararlılıkla Misak-ı Milli vurgusu yapan diğer isim ise Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu. Erdoğan' "Eğer Misak-ı Ulusal'yi kavrarsak, anlarsak Suriye'deki sorumluluğumuzun, Irak'taki sorumluluğumuzun ne olduğunu anlarız. Eğer bugün 'Musul üzerinde bizim sorumluluğumuz var, onun için keza masada hem de arazide olacağız' diyorsak sebebi var" diyerek devlet aklını her yerde tedavüle soktu.

BABA BUSH'TAN ÖZAL'A: MUSUL HAKKINIZDIR ALIN

Birinci Körfez Krizi sırasında ABD Başkanı George Bush, Özal'a "Biz güneyden gireceğiz. Siz de kuzeyden Irak'a girin. Musul ve Kerkük'te hakkınız var. Buraları alın" diyerek Türkiye'ye yeşil ışık yakmıştı. Dönemin başbakanı olan Yıldırım Akbulut, yıllar sonradan bir takım eski ANAP'lı milletvekilleri ile sohbetinde, Özal ile Bush aralarında şu diyaloğun yaşandığını aktarmıştı:

Bush: Sayın Özal, Kuzey Irak ve Kerkük'e girin.

Özal: Sayın Bush, bugün gir diyorsunuz. Yarın da çık dersiniz.

Bush: Kim girdiği yerden çıktı ama siz de çıkacaksınız... Kıbrıs'a girdikten daha sonra çıktınız mı?

Özal'ın kardeşi Korkut Özal'da Bush ile Kerkük ve Musul konusunda gizli bir anlaşma yaptığını belirterek şöyle demişti: Kuzey cephesini Türkiye sağlamlaştıracaktı. ABD ise güneyden Irak'a girecekti. Türkiye'nin varlığı güneydeki ABD güçleri üzerindeki baskıyı azaltacaktı. Bu Nedenle çok basit bir biçimde Bağdat'a gireceklerdi. Turgut Bey, baba Bush'a, aralıksız 'Musul ve Kerkük'te kalırsak ve çekilmezsek ne olur, bu sizin için muhtemel mü?' diye sordu. Başkan hiç vakit bile gönülsüzce kendisine 'Tabi olur, niye olmasın. Bu bizim için hiçbir zaman sakınca oluşturmaz. Bu sizin kendi işiniz. Elbette kalabilirsiniz' cevabını vermişti.

H. SALİH ZENGIN / SABAHTAN

sizlere dogruhaberler2016.blogspot.com farkıyla sunulmuştur

Paylaş

Benzer Yayınlar